DOLAR

37,9820$% 0

EURO

41,1477% 0.1

STERLİN

49,2144£% 0.17

GRAM ALTIN

3.694,00%0,45

ÇEYREK ALTIN

6.059,00%0,16

TAM ALTIN

24.155,00%0,13

BİST100

9.728,48%4,61

BİTCOİN

3339914฿%-0.44786

a

Karakter Nedir?

J.J. Rousseau "Hayatımdaki bütün hatalarım ana terbiyesi ve şefkati görmeyişimden ileri gelmiştir"

Çocuklar kendilerine has kişilik özellikleriyle dünyaya gelirler. Her çocuk farklı özellikler taşır. Aynı ailede büyüyen kardeşler arasında bile kişilik özellikleri açısından çok büyük farklar olabilmektedir. Hatta tek yumurta ikizi olan kardeşler bile birbirlerinden farklı özellikler göstermektedirler.
Sözlük anlamı olarak da kuramsal anlam olarak da aslında aynı şeyleri anlatan karakter, bireylerin diğer bireylerle arasındaki bütün farklılıkların bütünüdür diyebiliriz. Kişiyi diğerlerinden ayıran ne varsa, karakterinin özellikleridir. Çabuk kızması ya da sakin olması, güler yüzlülüğü ya da melankolik yapısı, içe dönük ya da dışa dönük olması gibi her türlü özellik karakter başlığı altında toplanabilir. Karakter aslında kişilik, mizaç ve huy kelimeleriyle eş anlamlı olarak da kullanılır ve hepsi aynı anlamı ifade eder. Kişiyi diğerlerinden ayıran bütün özelliklerin toplamı…
Karakter Oluşumunda Etkenler

Çocuklar kendilerine has kişilik özellikleriyle dünyaya gelirler. Her çocuk farklı özellikler taşır. Aynı ailede büyüyen kardeşler arasında bile kişilik özellikleri açısından çok büyük farklılıklar olabilmektedir. Hatta tek yumurta ikizi olan kardeşler bile birbirinden farklı özellikler göstermektedir. Karakterin bir kişilik yapısıdır ve bu yapı genel hatlarıyla daha doğmadan belirlenmiş haldedir. Sahip olduğumuz pek çok özellik gibi kişilik özelliklerimiz de genlerimiz yoluyla belirlenir. Bunun üzerine ilk çocukluk aşamalarında başka bazı özellikler eklenir ve bireyin karakterinin önemli bir bölümü erken çocukluk dönemi olan 6-7 yaşları civarında tamamlanmış olur. Son yıllarda özellikle eğitim anlamında çok kullanılan ‘7 çok geç ‘sloganı bu açıdan çok önemlidir ve çok doğru bir anlamda kullanılmaktadır. Gerçekten de bireyin hem kişilik hem de bilişsel özelliklerinin %80 ‘i 7 yaşından önce tamamlanmış olmaktadır. Dolayısıyla bir çocuğa kazandırılacak ne varsa erken çocukluk olarak tanımlanan 0-6 yaşlar arasında değerlendirilmelidir.

Genlerimiz yoluyla belirlenmiş olan karakterimiz en geç 6-7 yaşına kadar büyük oranda şekillendikten sonra geri kalan ne varsa ailemiz ve çevremizden gördüklerimizle, öğrendiklerimizle oluşuyor. Özellikle okul öncesi dönemde en etkili faktör önce aile, sonra okul olarak öne çıkıyor. Bu dönemler çocuklarda taklit eğiliminin dikkat çektiği dönemlerdir.

Çocuk ilerde kendisiyle özdeşleştireceği pek çok davranış biçimini bu yaşlarda, başkalarını taklit ederek öğreniyor. Toplum içinde kim olduğunu, ondan kim olmasının beklendiğini, hangi davranışların kabul görüp hangilerinin reddedildiğini belirlemeye çalışıyor. Bu aşamalar sırasında kendi toplumsal kabul değerleri ve beğenileri oluşuyor. Bütün bu aşamalar aslında zincirleme olarak birbirini hem etkiliyor hem de tetikliyor. Bir davranış bir diğerini getiriyor.

Karakter Oluşumunda Ailenin Önemi
Çocuğun her türlü gelişimde en temel faktör ailedir. Özellikle aileleri gözlemlediğimizde tipik bazı ortak tutumlar görüyoruz:
• Aşırı Koruyucu Aile Tipi: Anne babanın aşırı koruyucu ve kollayıcı olduğu bir aile içinde başkalarına bağımlı ve kendine güvensiz çocuklar yetişmektedir.
• Aşırı Hoşgörü ve Aşırı Özen Gösterme: Her tür doğru ya da yanlış davranışında kayıtsız şartsız hoş görüyle cevap alan bir çocuk bencil olacak ve herkesin her ortamda dikkatini çekmeye, bütün ilgiyi üzerinde toplamaya çalışacaktır.
• Reddetme: Bazen bir çocuk ailesi tarafından birtakım sebeplerle reddedilir. Fiziksel ve psikolojik olarak ihtiyaçları ya karşılanmaz ve görmezden gelinir ya da düşmanca davranışlarla karşılaşır. Gelecekte kendisi de her şeye ve herkese karşı düşmanca davranacak çocuklar bu tip ailelerde yetişmektedir.
• Baskı Altına Alma: Çocuğun her yaptığı, her söylediği sürekli eleştirilerek çocuk uyarılır ve dışlanır. Böyle bir ailenin çocuğu isyankâr bir yapıda ve aşağılık kompleksine sahip olarak yetişecektir.
• Çocuğun Her Dediğini Kabul Etme: Çocuğun mutlak egemenliğinin olduğu böyle bir aile yapısında yetişen çocuklar zamanla çevrelerindeki diğer insanlar üzerinde de üstünlük kurmaya çalışırlar.
• Çocuklar Arasında Kıyas Ya da Ayrım Yapma: Maalesef bazı aileler çocuklar arasında tercih yapmakta ya da birbirleriyle kıyaslamaktadırlar. Bu tip bir davranış çocukta yetersizlik ve aşağılık duygularına yol açmaktadır.
• Hoşgörü ve Kabul Etme: Her şeyde olduğu gibi burada da abartıya kaçmayan bir hoş görü ve çocuğu kabul etme, onu bütün özellikleriyle kabul etmek anlamına gelir. Yanlışlar elbette yine olabilir ama ailenin tutarlı ve anlayışlı tavırlar içinde olması doğru yönü belirlemede çok önemlidir. Kendine güvenen, yapıcı, olumlu, sosyal ilişkileri sorunsuz çocuklar bu tip ailelerde yetişirler.
Bu açılardan bakıldığında çocukların karakterlerinin oluşumunda temel belirleyicinin aile olduğu daha net olarak görülmektedir.

Öneriler
Çocuğun karakter oluşunda ilk ve en temel kurum olarak aile çok önemli bir etkiye sahip. Bu konuda İngiltere’de bir araştırma yapılmış ve ortaya çok ilginç sonuçlar çıkmış: Yaklaşık olarak 3 ay süren bir anket çalışması sonucunda 800 aileyle görüşülerek 1100 çocuk gözlemlenmiş. Bütün bu araştırmanın ortaya koyduğu sonuca göre 6 yaş ve altı çocuklarda karakter oluşumunda en önemli olanın sevgi, ilgi ve birlikte oyun oynamak, paylaşımlarda bulunmak olduğu görülmüş. Üstelik kaş çatmanın, sert bakışın ve kötü sözün çocukların karakterlerinde ve zekalarında inanılmaz olumsuz etkilere yol açtığı da anlaşılmış. Önerilen şey şu ki, çocukla iletişim kurulurken gülerek sağlanan göz teması çok önem taşıyor.
Gözlemlemeler sonucunda anne ve babası düzgün konuşan, sevgiyle büyüyen çocukların ruhsal ve fiziksel gelişimlerinin de sağlıklı olduğu görülüyor. Özgüvenli ve derslerinde başarılı çocuklar oluyorlar. Aynı şekilde çocukla olan tensel temasın, onu kucaklamanın ve öpmenin çok olumlu etkileri var. Yine başka bazı araştırmalara göre, anne ve abasından eşit düzeyde ilgi ve sevgi gören çocukların daha sağlıklı ve olumlu karakter yapılarına sahip oldukları anlaşılmış. Örneğin 6 yaş ve öncesinde fiziksel şiddete uğrayan ve korkuyla büyüyen çocukların gençlik yıllarından itibaren topluma uyum sorunları yaşadıkları görülmüş.
Bütün bunlar aslında çocuğun karakterinde çok önemli izler bırakıyor ve bu izlerin ne kadar erken yaşta konulduğu da buradan anlaşılıyor.
Görülen o ki sadece ve tek başına sevgi bile pek çok olumsuzluğun önüne geçebilecek güçte. Karşılıksız, kayıtsız şartsız sevmek ve sevgimizi herhangi bir koşula bağlamamak çok önemli. Bir de unutmamak gerekir ki ‘Armut dibine düşermiş.’ Eskiler çok doğru söylemişler ve aslında onlar konunun özünü çok önceden beri biliyorlarmış. Biz nasılsak ve çocuğumuza nasıl davranıyorsak o şekilde ve o yapıda çocuklarımız olur. Bu da önce kendimize ve davranışlarımıza dikkat edeceğiz demektir.
J.J. Rousseau “Hayatımdaki bütün hatalarım ana terbiyesi ve şefkati görmeyişimden ileri gelmiştir”Uzman Çocuk Gelişimci ve Aile Danışmanı Derya YILDIRIM

6 0 0 0 0 0
YORUMLAR

s

En az 10 karakter gerekli
Tüm Yorumlar (2)

Sıradaki haber:

Okul Fobisi Nedir?

HIZLI YORUM YAP

6 0 0 0 0 0

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.