DOLAR

34,8511$% 0.07

EURO

36,8220% 0.13

STERLİN

44,4718£% 0.14

GRAM ALTIN

2.991,54%0,54

ÇEYREK ALTIN

4.912,00%0,38

TAM ALTIN

19.647,00%0,38

BİST100

10.251,12%-0,06

BİTCOİN

3388535฿%-1.24131

a
X

DUYGUSAL ZEDELENME

Tükenmişlik Sendromu çok uzun yıllardır birçok insanda meydana gelen ve araştırmalara konu olan duygusal zedelenme konusu son zamanlarda artık öğrencilerde sıkça karşılaşılan bir sorun halini almaya başladı. Tükenmişlik Sendromu kısaca duygusal çöküş, yıpranma, duyarsızlaşma veya azalmış başarma motivasyonu olarak kendini gösterir. Bu sendromu yaşayan kişilerin genellikle gelecekten beklentisini kaybetmiş, umutsuz ve çaresiz hisseder. Depresyon bunalımı içinde olan bireylerin duygularıyla birbirine benzer özellikler gösteren bu sendromdan son zamanlarda en çok okul çocukları muzdarip olmuştur. Gençlerin, çocukların bu sendromu bu kadar yaşamaları daha iyi okullarda okuyabilmek için girdikleri yada girecekleri onlarca sınav, veli ve öğretmenlerin yüksek beklentileridir. Özellikle velilerin evde çocuklarına karşı aşıraya kaçan ilgileri çocukların üzerinde son derece büyük bir baskı oluşturmaktadır. Bu baskılar altında ezilen, sürekli  daha fazlasını isteyen velinin karşısında çocuğun artık ben hiçbir şey yapamıyorum, istesem de yapamam, ben başarısızım gibi düşüncelere kapılması çocukların duygusal durumunu daha çok etkilemektedir.

Duygu durumu ile çocuğun  başarısı arasında paralellik vardır. Çocuk mutluysa ve ne kadar az stres altındaysa o kadar başarılı olma ihtimali yüksek olur. Eğitim sisteminin getirdiği sorunlar öğrencilerin bilişsel, duygusal gelişimlerini etkilerken aynı zamanda yıpranmalarına neden olmakta, bu da başarısızlığı beraberinde getirmektedir. Başarısız olan yada yavaş yavaş başarısında azalma azalma meydana gelen çocuğun bilgisinin değil, öncelikle duygusal durumu irdelenmelidir. Çocuğun çalışma ortamı, arkadaş çevresi, sosyal yaşantısındaki yeri, arkadaşları ile iletişimi, ailesi ile ilişkisi, çocuk negatif bir durum yaşadığında ailesinin tepkisi gibi birçok konu çocuğun başarısında hatta en önemlisi duygusal durumunda etkilidir. Velilerin bitmek bilmeyen istekleri, çocuklardan boylarından büyük işler beklemeleri çocukların sırtında büyük bir yük olması onların başarma yok etmesi ve bununla birlikte başarılarının düşmesi bir tesadüf değil, yaşananların olağan bir  sonucu olarak karşımıza çıkmaktadır.  Velilerin her isteğine karşılık veremeyen çocuklarda ben başarısızım algısı oluşmaya başladığı zaman bu girdaptan çıkması mümkün olmamaktadır. Bu nedenle özellikle sınav dönemlerinde çocukların üzerindeki baskıyı azaltmak, potansiyelinin üzerinde beklentiye kapılarak onları uçurumun kenarına sürüklememek yapılacak en doğru davranış şekli olacaktır. Çocukları sadece başardığında sevmek, ödüllendirmek yeterli bir anne baba davranışı değildir, başarıyı yakalayamadığında da bunun olağan olduğunu, her zaman olumlu sonuçlar alınamayacağını, önünde daha çok uzun bir yol ve başarması için birçok neden olduğunu anlatmak ve onu her şeyi ile kabul ettiğini hissettirmek de anne baba- çocuk ilişkisinde önemli bir yer tutmaktadır. Yani çocukların yaşadığı olumsuz durumu perçinlememek gerekir. Yaşanan pandemi süreci, çocukların çok uzun süre sosyallikten uzak kalmaları, kaldıramayacakları yüklerin altına girmeleri, hazırlandıkları büyük sınavlar, veli ve öğretmen memnun etme kaygısı zaten onları yeterince psikolojik rahatsızlıkların kıyısına itmektedir. Bu nedenle çocuklarla iletişimde çok hassas olunmalıdır. Onların insan olarak değerli olduğu unutulmamalı, sağlıkları öncelikli olmalıdır.

0 0 0 0 0 0
YORUMLAR

s

En az 10 karakter gerekli

Sıradaki haber:

ÖLÜME TERK EDİLMİŞ TOPLUMLAR

HIZLI YORUM YAP

0 0 0 0 0 0

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.