DOLAR

34,8494$% 0.07

EURO

36,7752% 0.01

STERLİN

44,4580£% 0.11

GRAM ALTIN

2.983,96%0,28

ÇEYREK ALTIN

4.905,00%0,12

TAM ALTIN

19.618,00%0,13

BİST100

10.216,77%-0,40

BİTCOİN

3397861฿%-1.4589

a
X

ÖLÜME TERK EDİLMİŞ TOPLUMLAR

Bilim araştırma, öğrenme, sınama yoluyla gelişir. Bilimin gelişmesi ve bunu takiben toplumun gelişmesi için mutlaka özgür bir çalışma ortamına ihtiyaç vardır. Kısıtlanmış, sınırlandırılmış, engellenen insanların herhangi bir bilimsel çalışma yapması mümkün değildir.

İnsan öncelikle bilme özgürlüğüne kavuşmalıdır. Yunus emre bu durum için “İlim kendin

bilmektir. “ demiştir. İnsan bilmeye, öğrenmeye, keşfetmeye önce kendinden başlamalı ardından çevresine yönelmelidir. Komşu ulusların dahi yaşayışını, düşünce yapısını gözlemleyebilen kişi özgürlük kapısının eşiğinden ilk adımı atmış demektir. Bilime, bilgiye ulaşabilmek hem maddi hem de manevi hayatın gerçeklerini okuyabilmek, deney ve gözlem yoluyla öğrenme özgürlüğünden geçmektedir. Bu da ilk olarak disiplinli bir aile yaşantısı ve iyi bir okul eğitimi ile gerçekleşebilir. İnsan ilgi duygu, merakını cezbeden her alanda öğrenmek istediği varlıkların sırrını çözebilme özgürlüğüne kavuşması gerekir.

İnsan herşeyden düşünen bir varlıktır. Bu da insan olabilmenin, yaşayabilmenin ancak düşünmek yetisiyle mümkün olabileceğini bize göstermiştir. Aynı zamanda düşünülen herşeyin eleştirilebilmesi de bilime ve düşünce özgürlüğüne büyük katkı sağlayacaktır. Sorgulama ve araştırma insanlara birşeyler öğretebildiği, bizleri geliştirebildiği gibi bilginin de gelişimine yardımcı olmaktadır.

Bir toplumda yaşayan insan düşünce özgürlüğünden yoksunsa o toplumun hiçbir alanda gelişme göstermesi mümkün değildir. Baskının olduğu yerde, düşünce özgürlüğüne gem vurulan yerde ne bilim ve teknoloji ne de erdemli insan yetişemez. Örneğin Orta Çağda kilise baskısı ve zulmü kişilerin özgürlüğüne engel olduğu için bilime büyük darbe vurulmuş, skolastik düşünce yapısı yıllarca insanların kandırılmasına, ezilmesine neden olmuştur. Bilimsel çalışmalar yapmak isteyen insanlar çeşitli yaptırımlarla karşılaşmıştır. Fakat ilerleyen zamanlarda korkuların aşılması ile birlikte düşünce özgürlüğüne giden bir yol açılmış ve Avrupayı zirveye çıkaran bilimsel çalışmalar başlamıştır. Bunların hepsi sorgulama yoluyla başarılmıştır.

Dünyadaki genel yasalara göre düşünce özgürlüğü hepimizin hakkıdır. Ancak ezilen, sindirilen toplumlarda insanların bu hakları kullanabildiği pek gözlenmez. Bu hakkın kullanılamadığı, baskı altında ezilen toplumlar ölüme terk edilmiş toplumlar olmaktan ileriye gidemez. Bu nedenle okullarda verilmesi gereken öncelikli ve temel eğitim çocukların düşüncelerini diledikleri gibi dile getirebilen, korkmayan, sinmeyen bireyler olarak yetiştirilmesidir.

0 0 0 0 0 0
YORUMLAR

s

En az 10 karakter gerekli

Sıradaki haber:

DUYUŞSAL VE PSİKOLOJİK FAKTÖRLERİN ÖĞRENMEYE ETKİSİ

HIZLI YORUM YAP

0 0 0 0 0 0

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.