Yunanistan Savunma Bakanı Nikos Dendias‘ın ‘Bağımsızlık Sonrası 1974-2024: Yunan Dış Siyasetinin 50 Yılı‘ başlıklı konferansta yaptığı konuşmanın yaptığı konuşmada dış siyaset ve savunma meselerine ait açıklama yaptı.
Konuşmasının kıymetli bir kısmında Dendias, Türkiye’ye ait birtakım tezlere yer verdi.
‘Ankara’nın Avrupa perspektifinden sapmasının 21. yüzyılın ikinci on yılının başında belirginleştiğini’ öne süren Dendias, “Avrupa müktesebatına yakınlaşmak yerine ondan sapmaya başladı. Şayet yarın sabah Türkiye sihirli bir formda tüm Avrupa müktesebatını kabul etseydi, meselelerimizin yüzde 90’ı çözülmüş olurdu” cümlesini kaydetti.
Dendias böylelikle Avrupa Deniz Hukuku‘nun kabul etmesiyle Türkiye’nin Ege ve Doğu Akdeniz’deki Türk-Yunan uyuşmazlığının çözülebileceği kuralları kabul etmiş olacağını argüman etti.
‘Türkiye neo-Osmanlı modellere yöneliyor’
Konuşmasında Yunanistan’ın ‘coğrafi abluka‘ riskiyle karşı karşıya olduğunu öne süren Dendias “21’inci yüzyılda kendimizi cennette bulmadık. Bunun yerine kendimizi jeopolitik rekabet devirlerine geri dönerken bulduk. Sonunda savaş Avrupa’ya ve dünyaya geri döndü” dedi.
Türkiye’nin neo-Osmanlı modeline yöneldiğini tez eden Dendias, konuşmasını şu cümleler ile devam ettirdi:
Bizim umduğumuzdan epey farklı. Gerçekten de Yunanistan’a ait tezlerini yavaş yavaş gündemine alarak genişletiyor. Yanlış anlaşılmaları önlemek için, Dışişleri Bakanı olduğum dönemde yaptığım üzere, Türkiye ile konuşmak zorunda olduğumuz gerçeğinin altını çiziyorum lakin bu, ‘casus belli’ üzere Türk konumlarının kabul edilemez istikametlerini her vakit gündeme getirmeyi söz ediyor.
Miçotakis hükümetinin birinci devrinde neler yapıldığının görülmesi gerektiğinin altını çizen Dendias, bir kabusla yüzleşmek zorunda kaldıklarını tabir ederek bunu şu cümleler ile izah etti:
Neydi bu kabus? Yunanistan’ın coğrafik olarak denizden dışlanması. Şayet Mursi hükümeti Mısır’da kalsaydı, milletlerarası deniz hukukuna uymak zorunda kalmadan bir MEB tanımlamak için Türkiye ile ileri seviyede görüşmeler yapıyordu. Buna bir de kabul edilemez Türkiye-Libya sorununu eklerseniz, Yunanistan’ın kapana kısılma tehlikesini anlarsınız.
‘Bugün Türkiye-Libya deniz yetki muahedesi ile uğraş ediyoruz’
Konuşmasının bu kısmında, “Hızlı ve önemli bir formda hareket etmemiz gerekiyordu” diyen Dendias, İtalya ile tekrar konuşma ve 50 yıl süren müzakerelerin akabinde MEB‘i tanımlayan muahedeyi imzalayarak tahlile kavuşturma fırsatı olduğunu belirterek çabucak akabinde Mısır ile müzakereleri başlatma ve sonuçlandırma teşebbüsünde bulunduklarını lisana getirdi.
Bugün ‘Türk-Libya Memorandumu‘ ile uğraş ettiklerini lisana getiren Dendias, Mısır ile yapılan muahedenin öbür bir boyutu olduğunu belirterek konuşmasını şu cümleler ile sürdürdü:
Türkiye’ye açıklama yapma ve Yunanistan’ın önemli bir halde konuşmaya hazır olmadığı argümanını geçersiz kılma boyutu var. O vakte kadar Türkiye’nin argümanı şuydu: Yunanlılar bizimle tıpkı fikirde değiller, dostları olan İtalyanlarla da tıpkı fikirde değiller. Kimseyle birebir fikirde değiller. Kısmi bir muahede olan Mısır ile yapılan muahede, güzel niyetli her izleyici ve dinleyiciye, gelip milletlerarası hukuk çerçevesinde dürüst ve önemli bir müzakere yapmak için tam da bu tetikleyiciyi veriyor. Kuralları olmayan bir müzakere, müzakere değildir. Şiir olabilir, edebiyat olabilir. Lakin müzakere değildir.
Konuşmasının bu kısmında Dendias, Türkiye’nin Yunan-Mısır mutabakatının ne manaya geldiğini anlamayı reddettiğini sav etti..
Kaynak : Sputnik
News
